Sağım solum bilim, isminden de anlaşılacağı gibi bilimsel etkinliklerin yer aldığı genç arkadaşlarımızla bilgi alışverişi yaptığımız oldukça zevkli bir projeyi bu yılda tamamladık.
XI. Uluslararası Nükleer Yapı Özellikleri Konferansı (NSP2018) Trabzon'da yapıldı. Bu konferansın amacı, dünyanın dört bir yanından gelen araştırmacıların Nükleer Fizik ve ilgili konularda araştırma sonuçlarını ve faaliyetlerini sunmalarına olanak sağlamaktır. Konferans, delegelerine yüz yüze yeni fikirler ve uygulama deneyimleri paylaşma, araştırma ilişkileri kurma ve gelecekteki işbirlikleri için akademik ortaklar bulma fırsatları sunuyor. Geçtiğimiz 3 konferans, 2015 yılında Sakarya'da (NSP2015), 2016'da Sivas'ta (NSP2016) ve 2017'de Karabük'te (NSP2017) gerçekleştirilmiştir.
Geçtiğimiz günlerde (6-10 Eylül) Bodrumda Türkiye Fizik Derneğinin 33. Uluslararası Fizik Kongresine Nükleer Fizik alanında kendi çalışmamla katıldım.
Bu yıl beşincisi düzenlenen bence çok önemli bir bilimsel etkinlik olan Yaşadığım Gezegeni Öğreniyorum projesinde bir günlük bir süreyle de olsa görev alma, etkinlikte bilgi tazeleme ve yeni insanlarla tanışma fırsatı buldum.
Bilim dünyasında delice deneyler yapıldığını duyarız her zaman. Ama bunlar üniversitelerin, araştırma merkezlerinin prosedürleri dahilinde işlemiştir. Bu prosedürlerin yetmediği yerde kendini feda eden bazı bilim adamları olmuştur tarihte. Kendi hipotezlerini doğrulamak adına olmadık metodlar uygulamışlar, kimi zaman bunlardan zarar görmüşlerdir. Ama bütün deneylerin sonunda insanlık yeni bir şeylerin farkına varmıştır.
Emin Çapa, "Türk Hamamlarında Suyun Kaldırma Kuvveti Neden Yok?" başlıklı konuşmasında tarihin önde gelen bilim adamlarıyla çıktığı yolculuğa Türk eğitim sistemine yönelttiği eleştirilerle devam ediyor. Günümüzde yaşanan bilimsel patlamada ülkemizin rolünü iyi belirlemesi gerektiğini anlatırken ekliyor: Arşimet, suyun kaldırma kuvvetini hamamda bulduysa, binlerce yıldır milyonlarca Türk neden suyun kaldırma kuvvetini bulamadı
Bu videoyu izlemeniz ve farketmeniz gereken şeyler var.
Bilim insanları 30 yıl önce öne sürülen farklı türden bir kimyasal bağın varlığını sonunda onaylandı. 30 yıl öncesinde deneysel kanıtların yetersizliğinden ve o zamanlar mevcut kuantum kimyası metotlarının doğruluğunun bağıl olarak zayıf olmasından dolayı, asla kanıtlanamayan bu kimyasal bağlar yeni bir bilimsel araştırmayla sonunda anlaşılabildi. Yeni araştırmaya göre birbirinin yerini alan izotoplar kimyasal bağlanmanın doğasında temel değişikliklere neden olabiliyor.
Bahçeşehir Üniversitesi’nin Türkiye’ye kazandırdığı ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Davut Kavranoğlu’nun katılımıyla açılan sergi güneş sisteminin en küçük detaylarından nano teknolojilere, beynin sırlarla dolu dünyasından geleceğin ilaç tasarımlarına, insanın yaşama, öğrenme ve sosyal sistemlerinden füzyon teknolojisine kadar pek çok alanda geleceğin dünyası hakkında ipuçları veriyor.
Einstein’ın her türlü düzenden yoksun duyu verileri ile düzenli düşünceler arasında uygunluluk sağlama çabası olarak tanımladığı bilim, eğitim düzeninin getirdiği sınırlarla birlikte çoğu kişinin aklına sadece içinden çıkılmaz formüller olarak gelebilir. Formüller ve teorileri bilim insanlarına bırakarak bu yazıda bilimle hayret veren sonuçlara bakalım.